Film Setinde Zavallı Atı Sürüye Sürüye Öldürdüler

Gani Rüzgar Şavata isimli "insan", "oskar" alması kesin gözüyle bakılan Tuğba Özayın da yer aldığı Saddamın Askerleri Adlı bir film çekmektedir.

Filmin bir sahnesinde bir arabanın arkasına bağlı bir insan ve bir at olması gerekmektedir. Gani bu sahneyi şöyle düşünmüştür:

"Arabanın arkasında Canlı bir insan ve canlı bir at"
Canlı insanın altına zarar gelmesin die bir koruyucu malzeme konmuştur ancak film yöneticek zekaya sahip olduğuna inandığımız Gani at ın altına koruyucu hiç birşey koymamıştır.

Filmlerde sahneler defalarca çekildiği için 7-8 çekim sonra taşların, tozun, toprağın üzerinde sürüklenen at daha fazla bu işkenceye dayanamamış ve ölmüştür.

HaberTürk ten alınan bilgiye göre at ölmeden önce son çekimlerde ata iğne yapılarak "acı çekmesi" önlenmiştir. At öldükten sonra köylülerce götürülmüştür.

Bu çağda bu teknolojide bu çekimi yapmak için bir çok yol bulunabilecekken canlı bir atı arabanın arkasında bağlayıp onun ölümüne sebep olan Gani Rüzgar Şavata' nın SADDAMIN ASKERLERİ adlı filmine GİTME!!! GİTTİRME!!!
Alıntı...

Hürriyet haberi
Ersan KÜÇÜKKURU/ÇANAKKALE, (DHA) - A.A

DOĞAYI ve Hayvanları Koruma Derneği (DOHAYKO) Çanakkale Temsilcisi Sitare Şahin, ‘Saddam'ın Askerleri Kara Güneş’ adlı filmin çekimleri sırasında, bir kamyonetin arkasına bağlanıp sürüklenen atlardan birinin telef olmasını “Vahşet” olarak niteleyerek, savcılığa suç duyurusunda bulundu.


İşte o vahşet işte o film seti



Yönetmenliğini Gani Rüzgar Şavata'nın yaptığı, manken Tuğba Özay ve oyuncu Yalçın Dümer'in başrollerini paylaştığı ‘Saddam'ın Askerleri Kara Güneş’ adlı filmin Malatya'daki çekimleri sırasında, kamyonet arkasına bağlanan iki attan biri sürüklenerek telef olması hayvanseverlerin tepkisine neden oldu. Olayı televizyon ve gazetelerdeki haberlerden öğrenen DOHAYKO Çanakkale Temsilcisi Sitare Şahin, film çekimi sırasında meydana gelen bu olayın Hayvanları Koruma Yasası'na aykırı olduğunu kaydetti. Şahin, AB üyelik sürecinde bulunan ve uygar dünyanın bir parçası olmayı hedefleyen Türkiye'de, bu tip görüntülerin ülke imajı için ciddi sorunlar oluşturduğunu ileri sürerek, şunları söyledi:

“Dernek olarak konuyla ilgili savcılığa suç duyurusunda bulundum. Filmin yapımcısı, yönetmeni ve oyuncularının 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Yasası'nın ilgili maddelerini ihlal ettikleri gerekçesiyle cezalandırılmalarını talep ettim. Kültür ve Turizm Bakanlığı'na da dilekçe göndererek, olayla ilgili soruşturma açılmasını istedim. Gereği yapılmadığı takdirde, bu vahşete resmi kurumların da sessiz kalması halinde konu derneğimizce tüm AB ülkeleri nezdinde paylaşılacaktır” diye konuştu.


PROF. DR. ORHAN KURAL'DAN SUÇ DUYURUSU

“Çevreci profesör” olarak bilinen Prof. Dr. Orhan Kural, yönetmen Gani Şavata hakkında suç duyurusunda bulundu.
Kural, yaptığı yazılı açıklamada, “Saddam'ın Askerleri Karagüneş” adlı filmin Malatya'daki çekimleri sırasında “hayvan haklarını ihlal ettiği” gerekçesiyle filmin yönetmeni Gani Şavata hakkında İstanbul Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu bildirdi.
Filmde, bir atın iple bir kamyonun arkasına bağlanarak sürüklenmesi sonucu öldüğünü iddia eden Kural, “görüntülerin basına yansıtılarak filmin reklamını yapmak uğruna halkın duyguları ile oynandığını ve galeyana getirildiği” görüşünü dile getirdi.

Kaynak: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=9615599

Umarım bu filme kimse gitmez!

Bu yönetmeni sevdiğim söylenemez daha doğrusu pek tanımıyorum sadece tv'de yayınlanan bazı filmlerini biliyorum onları da tam izlemedim. Yaşanan hadise için söylenecek çok da bir şey yok ANCAK haberin kaynağı DOĞAN MEDYASI olunca ben işte orada bir durup düşünmeden edemiyorum. "Bu filmi izlemeyin" kampanyası da ne kadar hukuki ve adil tartışılır. Hukuki derken sadece yasalarımızı kastetmiyorum hem yasalarımız hem de her insanda olması umud edilen gerçek adalet anlayışı. Ehliyeti omayan bir sürücü bir kazaya karışmış ancak kazada suçlu olan karşı tarafsa adama senin zaten ehliyetin yokmuş sen suçlusun diyemezsiniz ehliyetsiz araba kullanmanın cezası başkadır kazaya sebebiyet verme başka bir suçtur. Yani hayvanlara eziyet etmek büyük bir suçtur ve günahtır bunun da cezası hem yasalarımız da hem de inanan için öbür tarafta bellidir. Bir de ben bu olay yaşanmamıştır demiyorum ama yine de içimdeki adalet duygusuyla iddia makamını dinledik bakalım davalı ne diyor diye sormadan edemiyorum. Şimdiye kadar yapımcı ve yönetmenden herhangi bir açıklama duymuş değiliz. Bunu söylerken yanlış anlaşılmasın bana göre de bu adam böyle bir şey yapmış olabilir ama adalet başka bir şey. Ve yine bu olaydan yapımcı ve yönetmenle birlikte tüm oyuncuların ve ekibin sorumlu tutulması da yine hakka hukuka sığmayan bir davranış bana göre çünkü haberin altındaki okuyucu yorumları herkesi cani ilan etmiş. Ben bu filmdeki oyuncuları pek mi severim HAYIR. Tuğba Özay oynuyormuş ne zaman oyuncu oldu? Ama oyunculuk tartışması başka bu başka. Bir elin parmak sayısı kadar film çekilen bir ülkede, sağımız solumuz kahraman?!? amerikayı anlatan hollywood filmleriye dolmuşken bu filmi izlemeyin demek bana doğru gelmedi. Bir hayvana eziyet sözkonusuysa çeksin cezasını filmden ne istiyorsun HÜRRİYET?!?

vay şeresizler...nede olsa kefere...Allahları peygamberleri olmayınca canın ne anlama geldiğinide bilmiyorlar... :kahve-:

Pislikler!

Emirkaan sözlerine aynen katılıyorum ama görüntüler o film setinden adreste diğer resimlerde var, burda filmden ve diğer oyunculardan istenen birşey yok ama bu olay karşısında seyirci kalmaları çok üzücü, sanıyorum bu yüzden filme gidilmesin isteniyor, bana göre bu konuda biraz hakılılar gibi yani birisi yanlış yapmışsa diğerleri buna engel olabilirdi.

Yapılan kötülüğe seyirci kalan da yapan kadar günah işler!

Savunma gibi anlaşılacağı için bu konuda bir şey yazmak da zor.

Ben bir haber okuduğumda haberin kaynağını verilen bilgilerden daha çok önemsiyorum. Salt olaya bakarak konuşacak olursak bu olay için afedersiniz küfür etmek bile az gelir ancak benim gözümde sabıkalı olan (yaptığı haberler itibariyle) malum medya kuruluşu bir haber yapıyorsa o haberin altında yüzde doksan başka sebepler de vardır. Bu tabi ön yargı gibi gelebilir size ama benim bu güne kadarki edindiğim izlenim bu. Meslea bu medya grubu diyelim herkesçe yanlış kabul edilecek bir olayı haber yapmış ve doğal olarak ortada yanlış var demiş buraya kadar sorun yok ama haberin detaylarına bakıldığında üzüm yemek değil bağcıyı dövmek misali başka amaçların olduğu görülür. Bu yazdıklarıma komplo teorisi diyebilirsiniz ama ben buna inanıyorum. Örnek olarak da en son Konya'da yaşanan patlamanın (yurt binası) faturasının kimlere çıkarıldığı gösterilebilir. Yani durduk yere bu filmi izlemeyin demezler onlar için atın ölüp ölmemesi mesele değil.

Olaya seyirci kalma konusuna gelince belki de o sahnenin çekildiğinden oyuncuların haberi bile yoktu ve gazetelerden öğrendiler. Çünkü oyuncunun rolü yoksa her çekime gelmez. Burada asıl sorumlu yapımcı ve yönetmendir.

Sonra filmin adından anladığıma göre amerakan karşıtı bir film olacağa benziyor. Bu da benim için önemli. malum kuruluş kurtlar vadisi için de demediğini bırakmamıştı hem dizi için hem film için. Dizi ne zamanki kendi gruplarında yayınlanır oldu o zaman sustular. Bu da onların samimiyetsizliğinin en büyük örneği.

Neyse çok uzattım kısacası bu medyanın sadece Allah bir dediğine inanırım onu da demiyor zaten...

Hayır savunduğunu düşünmüyorum zaten ama bana kalırsa yapılanı protesto etmek lazımki başkalarına örnek olsun, yani diğer oyuncular orda yoksa bile orda olanlar vardı onlarda birşeyler yapabilirdi hatta orda olmayanlarda eğer haber doğruysa ki.. resimlerden doğru olduğu görülüyor onlarda bu olaya sonradan bile olsa tepi göstermeleri gerekirdi,

Yine olay doğruysa ben o filme gitmem çünkü orda o atın canlı halini görünce burdaki telef olmuş hali gözümün önüne geleceği için vicdan azabı çekerim her ne kadar Amerika karşıtı bir film dahi olsa, artı Amerika karşıtı film yapması Türkiye Cumhuriyeti hakkında dokundurmaca konuların işlenmeyeceği anlamınada gelmiyor, malum kişinin savunduğu düşünce herkesce biliniyor, tabi bu benim şahsi düşüncem.

İtiraf etmem gerekirse bir önceki mesajımda yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere haber kaynağı farklı olsaydı benim düşüncelerim de belki farklı olurdu. Yani ben aslında hırsımı çıkarıyorum Bende gelişen tepki mekanizması bu grubun kötülediği bir şey varsa o işin altında mutlaka birşey vardır şeklinde. Bu düşüncemden vazgeçmiş değilim. Ama biran oturup atın can çekişerek öldüğünü düşününce elbette insanın içi sızlıyor. Sadece çok uzatmamaya çalışarak tepkimi açıklamaya çalışırsam;

Sinema insanlara bir şeyler anlatmak için en iyi yollardan birisi. Amerikan sineması bunun en iyi örneği. Cumhuriyetin ilk yıllarında adını hatırlayamadığım bir devlet yetkilisi kendi imkanlarıyla amerikaya gidip oradaki sinema sektörünü inceliyor ve döndüğünde bir rapor hazırlayarak meclise sunuyor. Raporunda sinemanın bir ülke için bir çok alanda faydalı olduğunu bu sektöre silahlı kuvvetlere gösterilen önem kadar önem verilmesi gerektiğinden bahsediyor. Ben de bu düşünceye sonuna kadar katılıyorum ama malesef o raporun pek dikkate alındığı söylenemez. Neyse bu düşüncem malum medyayla ilgili düşüncelerimle birleşince "bu filmi izlemeyin" demenin altnda başka şeyler olabileceği kanaatine vardım. Çünkü bu insanlar da sinemanın ne demek olduğunu çok iyi biliyorlar. Belki biraz fazla pinpirikli bir davranış ama söylediğim gibi haberin kaynağı beni ikileme düşürüyor. Bir an için haberin kaynağını gözardı edersem elbette ilk mesajımda da yazdığım gibi söylenecek söz yok İNSANLIK DIŞI. Ama fakat lakin kısa olacak demiştim olmuyor Filmle ilgili kararın film vizyona girince verilmesi gerektiğine inanıyorum. Yani adam canice atı öldürmüş öyleyse bana göre hapis yatmalı. Ama filme dokunmaya gerek yok. Filmde bölücülük yapılmış o zaman ata yapılan muamele adama yapılıp film de vizyondan kaldırılmalı. Hiç de bu konularda özgürlükçü değilimdir sansüre hayır diyemem çünkü bizi ayakta tutan değerlerimiz ve onlara (din, bayrak, namus) bir zeval gelecekse her şey mübahtır...