After Effects, Photoshop Dersleri, 3DS Max Bilgi Paylaşım Forumları
Şu an ya üyemiz değilsiniz yada giriş yapmadınız, tüm imkanlarımızdan yararlanamıyorsunuz!
Üyemiz iseniz aşağıdaki bağlantılarımızdan Giriş yaparak, üyemiz değilseniz Kayıt olarak kısıtlamayı kaldırabilirsiniz.

Join the forum, it's quick and easy

After Effects, Photoshop Dersleri, 3DS Max Bilgi Paylaşım Forumları
Şu an ya üyemiz değilsiniz yada giriş yapmadınız, tüm imkanlarımızdan yararlanamıyorsunuz!
Üyemiz iseniz aşağıdaki bağlantılarımızdan Giriş yaparak, üyemiz değilseniz Kayıt olarak kısıtlamayı kaldırabilirsiniz.
After Effects, Photoshop Dersleri, 3DS Max Bilgi Paylaşım Forumları
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» Yıldız Sinema Günleri
Kadir Mısıroğlu EmptySalı 25 Ocak 2022, 16:12 tarafından ytusinema

» epic games reklamı
Kadir Mısıroğlu EmptyPerş. 12 Eyl. 2019, 14:02 tarafından ainoslu.22

» Hesap silimi ya da banlanma
Kadir Mısıroğlu EmptyC.tesi 31 Ağus. 2019, 09:04 tarafından gariban

» 10. Yıldız Kısa Film Festivali Geliyor!
Kadir Mısıroğlu EmptyPaz 14 Mayıs 2017, 10:38 tarafından ytusinema

» After Effects Uzmanı Aranıyor (Ankara)
Kadir Mısıroğlu EmptyCuma 14 Nis. 2017, 13:58 tarafından Kün Medya Yapım

» İÇERİ BAK LÜTFEN KAFAYI YİCEM
Kadir Mısıroğlu EmptySalı 11 Nis. 2017, 10:55 tarafından korsankirici

» After Effects - Neon Text Efekti - Ders 8
Kadir Mısıroğlu EmptyPerş. 30 Mart 2017, 15:32 tarafından theyamak

» After Effects - Tanıtım Animasyonu Kurumsal - Ders 7
Kadir Mısıroğlu EmptyPerş. 30 Mart 2017, 15:31 tarafından theyamak

» After Effects - Retro Intro Yapımı - Ders 6
Kadir Mısıroğlu EmptyPerş. 30 Mart 2017, 15:31 tarafından theyamak

Giriş yap

Şifremi unuttum

Kimler hatta?
Toplam 197 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 197 Misafir :: 2 Arama motorları

Yok

[ Bütün listeye bak ]


Sitede bugüne kadar en çok 1614 kişi Paz 10 Tem. 2016, 20:42 tarihinde online oldu.
Istatistikler
Toplam 12710 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: ceren0

Kullanıcılarımız toplam 60796 mesaj attılar bunda 6689 konu
En iyi yollayıcılar
haziran
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
boronzox
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
Hale
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
olivon
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
render
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
alpino
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
Joker
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
aloha34
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
mobidik
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 
ypr
Kadir Mısıroğlu Vote_lcapKadir Mısıroğlu Voting_barKadir Mısıroğlu Vote_rcap 

Anahtar-kelime

Sosyal yer imi

Sosyal yer imi reddit      

Sosyal bookmarking sitesinde After Effects, Photoshop Dersleri, 3DS Max Bilgi Paylaşım Forumları adresi saklayın ve paylaşın


Kadir Mısıroğlu

Aşağa gitmek

Kadir Mısıroğlu Empty Kadir Mısıroğlu

Mesaj  verkan Perş. 09 Nis. 2009, 22:47

Arkadaşlar okumadan geçmeyin saygıdeğer üstad Kadir Mısıroğlu'nun youtube'da tv5'deki 2doğu 2batı programına çıktı mutlaka bakın biraz uzun(3 saat) ama bakılması lazım.

a-Büyük Ortadoğu Projesi

Bugün “Büyük Ortadoğu Projesi” adıyla ortaya atılan dâvâ aslında “İslâm Âlemi Projesi” dir. Bu keyfiyet muhtevâsında Uzakdoğu’daki müslüman memleketlerinden Fas’a kadar pek çok ülkenin mevcud olmasıyla sâbittir. Peki öyleyse neden “İslâm Âlemi” adı yerine “Ortadoğu” sözü kullanılmaktadır. Bu, sadece ve sadece yahudi emellerini setr içindir. İslâm Dünyası’na yeni bir şekil vermek istenmesinin yahudi siyâsî emelleri ve İsrail’in geleceği kadar Amerika’nın müstakbel menfaatleri de rol oynamaktadır. İsrail’in İslam Dünyası’na kendi bekasını sağlamak maksadıyla vermek istediği şekil, bütün müslüman devletleri üçe-beşe bölerek gelecekte hiçbirinin kendisi için bir tehlike arzetmemesi olduğunu daha önce bir nebze izah etmiş bulunmaktayız.

Amerika’nın menfaati ise bu âlemin tabii kaynaklarını istismardır. Şöyle ki, Dünya’da günde seksen milyon varil petrol tüketilmektedir. Bunun dörtte biri Amerika tarafından tüketildiğine nazaran o en büyük petrol müstehlikidir. İstihlâk eylediği petrolün ise ancak on iki milyon varilini çıkarabilmektedir. Bu petrol üreticileri arasında rekor olmakla beraber Amerika yine de “petrol fakiri” dir. Günde beş buçuk milyon varil petrol çıkaran Suudî Arabistan, bunun kendisi yüzden birini bile istihlâk edemediğinden “petrol zengini” sayılmaktadır. Amerika’nın ise günlük sekiz milyon varil dışarıdan satın almak mecbûriyetinde olmaktadır. Bu miktar on yıl içinde on milyon varilin üztüne çıkacaktır. Zira bir çok kuyularında petrol tükenmeye yüz tutmuştur. Amerika, Suud petrolunü “Aramko” adıyla kurduğu bir şirket mârifetiyle çıkartmakta ve bu petrolün yüzde ellisini çıkarma külfeti mukabilinde bedelsiz alabilmektedir. Diğer müslüman memleketlerinde de aynı durumu gerçekleştirmek istemektedir. Bugün onun Saddam Hüseyin ‘i bahane ederek Irak’a girmesinin sebebi budur.

Afganistan’a yerleşme sebebini ise yukarıda izah edildiği üzere Çin ve Hindistan’ı kontrol altında tutabileceği bir üssü’l-harekeye sahip olma ihtiyacıdır. Buna ilâveten o ülkede mevcud bulunan ve yeni keşfedilmiş olan “pallatyum” adlı stratejik madeni ele geçirmektir. İsrail’in İslâm Âlemi üzerindeki plan ve düşüncelerinin yukarıda zikredilen sebeplere ilâveten bir de su ihtiyacına bağlı olduğunu burada ehemmiyetle tebârüz ettirmek gerekir. Gerçekten gelecekte Ortadoğu’da su ihtiyacı artan nüfus muvâcehesinde –daha da çoğalacak ve bu durum bilhassa İsrail için hayatî bir değer kazanacaktır. Bugün onun Golan Tepeleri’nden sağlayabildiği içme suyu tamamıyla kifâyetsiz olduğu gibi çölü yeşertmek gâyesiyle giriştiği teşebbüsler de suya olan ihtiyacını her an arttırmaktadır.

Amerika’yı nice zamandan beri kendi siyâsî emellerine mâhirâne bir sûrette kullanmış olan İsrail, Amerika’nın petrol ihtiyacını bu devlet için bir yem gibi kullanarak onu kendi emellerine paralel bir mevkîye sevkedebilmiştir. Tıpkı 19. asır nihâyetinde İngilizlere yaptığı gibi.. Fakat Amerika, girdiği her Ortadoğu memleketinde bir bünyeye dâhil olmuş yabancı unsur gibi telakkî edilip tevâlî eden yanlışları sebebiyle “Çirkin Amerikalı” hüviyetiyle arz-ı endâm edince emellerine re’sen ulaşmak yerine bir vâsıta aramak mecbûriyetini hissetmiş ve bunun için de Türkiye’yi bulmuştur. Yahudi siyâsî emelleri icâbı olarak bölünmüş olan İslâm Âlemi’ni daha da bölünmüşlüğe müncer olsa bile bir “ağabey” vâsıtasıyla tek elden güdümüne almak ihtiyacı Amerika için an-be-an artmaktadır. Girdiği her yerde istenmeyen bir müstevlî mevkiine düşmekten kurtulamaması, bu ihtiyacı gittikçe vazgeçilmez hâle getirmektedir. Bu sebeplerdir ki, Türkiye’yi onun tarihî mirasını kullanmak sûretiyle bu iş için bir “taşeronluk” a imâle etmeye çalışmaktadır. Son günlerde Türkiye’de laik ve kemalist bir düzen yerine “ılımlı İslâm” adıyla vâkî olan telkinlerin derûnî sebebi budur. Zira laik ve kemalist bir Türkiye, Âlem-i İslâm’da yadırganacağı cihetle bundan vazgeçmesi istenmektedir. Âlem-i İslâm’da Türkiye’yi bir “baş” durumuna getiren böyle bir projenin içinde hilâfetin yeniden ihyâ edilmesi arzusu bile mevzubahistir. Bunun için daha şimdiden gizli gizli çalışmalar başlamıştır. Türkiye’de laikliği ve kemalizmi –âdetâ- bir “din” gibi benimsemiş bulunan bazı çevrelerin “ılımlı İslâm” ifadelerine şiddetle karşı çıkışları, henüz su yüzüne çıkmamış bulunan bu gerçeğe vukûfiyettendir.

Bize gelince, Türk millletinin yeniden ve âlemşümûl bir kudret olmasının önündeki en büyük engel, “sakîm kemalizm ve laiklik anlayışı” olduğuna nazaran, bunların bertaraf edilmesi her türlü hâlukârda zarardan çok kâr tevlid edecektir. Bir tarattan AB, kemalizmin fârik ve mümeyyiz vasfı olan “militarizm” sebebiyle onu reddetmekte, diğer taraftan da Amerika, Ortadoğudaki şahsî emellerine ulaşabilmek için bizi kullanmak istemektedir. Şu durumda Ortadoğu petrollerinin işbaşındaki idareciler tarafından büyük ekseriyetle gaspedilmiş olmasından daha kötü olmayacak bir Amerikan plânına neden karşı çıkalım. Saddam’ın “altmış dört milyar dolarlık” serveti ona gökten mi yağmıştır?!. Etrafındaki insanların devâsâ servetleri de cabası… Demek ki, Irak petrollerini Amerika çıkarsa herhalde Irak halkına bu yerli işgalcilerden daha fazla pay vereceği muhakkaktır. Esâsen Batı ülkeleri her tarafta toprak altında mevcud olan petrolü kasalarında bir ihtiyaç akçesi olarak görmektedirler. Ucuz veya pahalı onu elde etmek mecburiyetindedirler. Batı sanayii en az daha elli sene bu petrol olmaksızın ayakta kalamaz.

Şu ihtiyaç ve yerli halklar tarafından kendilerinin müstevlî görülmesi sebebiyle yerli bir partnere ihtiyaçları mutlaktır. Bunun ilk keşfeden Amerika değildir. AB de aynı ihtiyacı hissetmekte ve bizi Amerika’ya kaptırmamak için kapısında oyalamaktadır.

Bizse tarihî miras ve şahsiyetimize avdetin önündeki engelleri tek başımıza gerçekleştiremeyeceğimizden AB ile birlikte Amerika’nın da bu husustaki yardımlarından müstağnî kalamayız. Esâsen böyle bir arzuya üç yüz milyar dolara yaklaşmış olan bir borç kamburuyla istesek de meyledemeyiz. Şu hâlde dâhildeki islâmî gelişmelere muvâzî ve muâvin bir kudret, böylece dışımızda zuhûr ediyor demektir. Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler.

Şu kısa hülâsâdan anlaşılacağı üzere, bir devleti büyük yapan mezkûr üç unsurun üçü de sevk-i kader ile ânbeân geri gelmekteyken buna bir de hâricî şartları ekleyerek düşünürseniz, Türkiye ‘nin yakın bir gelecekte, Osmanlı ‘nın en büyük olduğu zamandan daha büyük olacağı gerçeği ortaya çıkar. Bu günümüz şartlarında tek bir bayrak altında gerçekleşmeyebilir. Fakat unutmamak gerektir ki, İslâm Âleminin bugünkü perişanlığının asıl sebebi başsızlıktır. Hilâfetin ilgasından sonra husûle gelen boşluğu doldurmak üzere kurulmuş bulunan “İslam Konferansı Daimi Teşkilâtı” o boşluğu doldurmaya hiçbir zaman kifâyet edememiş ve gelecekte de edemeyecektir.

Yukarıda Türkiye’nin geleceği ile alâkalı olarak söylediklerimiz, başın teşekkül etmek üzere olduğunu göstermektedir. Bu oluş tamamlandığı gün İslâm Âleminin de “Kur’an Medeniyeti” nin yeni ve şa’şaalı bir safhasını idrak edeceğinden şüphe edilemez.

Müslüman milletler âilesinin her birinin toparlanma şartlarını onların zâtî ve mahallî şartlarıyla ayrı ayrı tahlil etmek îcâb ederse de biz burada bir iki noktaya kısaca temâs ederek bu uzun yazı serisini nihayetlendirmek istiyoruz.

Bu gün Filistin ‘de cereyan eden fâcia, Müslüman Arapları o topraklardan kaçırmak maksadına bağlı bir emelin neticesidir. Gerçi daha şimdiden oradaki nüfus sağa sola dağılarak yüzde elli nisbetinde azalmıştır. Filistin’in hemen yanıbaşındaki Ürdün devletinde yaşayan Filistinliler , yüzde altmıştan fazla bir ekseriyettirler. Bununla beraber Müslümanlardaki nesil bereketi sarsılan nüfus dengesini kısa zamanda telâfî edecektir. Zira -siyonist propagandaların tesiriyle- bugün İsrail’in sağladığı Dünya çapındaki destek sondur. O bu desteği bir daha bulamayacaktır. Fazladan olarak Amerika desteği de on seneye kadar artık kendisi için vârid olmayacaktır. Aksine Dünya umûmî efkarıyla birlikte Amerika’nın da desteği mağdur ve mazlum Filistinliler’in yanında yer alacaktır.

Şu muhtemel gelişmelerin Âlem-i İslâm’da husûle getireceği tesirler üzerinde ne söylense azdır. Biz burada şu kadarını ifade edelim ki, yakın bir gelecekte siyonizmin en fazla aksülamelle karşılaşacağı iki ülke, Türkiye ve Amerika olacaktır. Bu iki ülkede siyonistler için vâkî olacak hendikaptan kurtulmak, onlar için asla mümkün görünmemektedir.

Bugün İslâm Dünyası’ndaki devletler demonte olmuş (parçalarına yartılmış) bir motorun parçaları gibidir. O iktisâdî ve coğrâfî bakımdan bir montaja, yani birleştirip bütünleştirilmeye muhtaçtır. Başta “su” olmak üzere “petrol” ve “doğalgaz” gibi geleceğin en stratejik ehemmiyete hâiz maddeleri ekseriyetle bu âlemdedir. Onları birbirine düşüren ihtilafların temel müşevvik ve âmili siyonizmin, artık kemâlden zevâle dönüş safhası başlıyor.

Bugünkü hâdiselerin sebep ve tohumları geçmişte olduğu gibi, yarınkilerinki de bugündedir. Bugün nüve halindeki -siyonizme müteveccih- nefret, gitgide katmerleşerek büyüyecek ve bu müessir ortadan kalkınca İslâm Âlemi’nin birleşip kuvvetlenmesi önlenemeyecektir.

Bugünkü hâdiselerin sebep ve tohumları geçmişte olduğu gibi, yarınkilerinki de bugündedir. Bugün nüve halindeki -siyonizme müteveccih- nefret, gitgide katmerleşerek büyüyecek ve bu müessir ortadan kalkınca İslâm Âlemi’nin birleşip kuvvetlenmesi önlenemeyecektir.

Osmanlı ‘yı parçalayarak onun yerine -Siyonizme bir nefes aldırmak için- küçük küçük devletçikler kuranlar, âdeta bir kaplan postunu kırk tilkiye kürk yapmış gibidirler. Bunların hiçbiri, bir yavru kaplan olamadı. Lakin, “öz, çekirdek ve tarih mirası” Türkiye ‘de, Türk insanının idrakinde, bâkî kaldığı için onun yakın bir gelecekte, nasıl genç bir kaplan olarak ecdâdının yerini alacağını, bütün Dünya hayret ve dehşetle müşâhede edecektir.

b-Netice

Bu oluşun esbâb-ı mûcibesini yukarıda binnisbe ifade etmiş olmamıza rağmen burada bir noktayı daha tebârüz ettirmek isteriz. O da şudur:

Allah, bir milleti yükseltmeyi murad ettiği zaman içte ve dışta iki sebep halkeder. Dıştaki sebeb rakîp ve engel unsurların zaafa sürüklenmesi, içteki sebep ise evlatların dehâ çapında zekî ve dirâyetli olarak lutfedilmesidir. Bugün Türkiye üzerinde bu iki sebeb de hatır ve havsalaya gelmeyecek bir kemâlle gerçekleşme safhasındadır.

Gerçekten Türkiye’nin geleceğine en büyük engel teşkil eden İsrail, bütün Dünyâ için Filistin’de temâdî eden zulümleri dolayısıyla daha müşahhas bir düşman hüviyetiyle tezâhür etmektedir. Dünya’daki bütün milletler sabahtan akşama kadar Filistin’deki zulümleri seyretmekte ve idareciler buna bîgâne kalırken umûmî efkâr yahudi aleyhtarlığıyla an-be-an daha şiddetli bir sûrette şartlanmaktadır. Bilhassa anti-siyonist cereyân ve bunların neşrettiği yayınlar tarihte görülmemiş bir seviyeye çıkmıştır. Bir oluşun ömrünü uzatan “itidal” dir. İfrad veya tefrit neticeye süratle yaklaşmayı sağlar. İsrail zulümlerindeki şiddet bu tabiî kanundan hâriç kalamaz.

Buna ilâveten Amerika ve AB’nin Ortadoğu’daki emelleri de bir ara “taşeron” a ihtiyacı an-be-an artırmakta ve onlar böyle bir arayış içinde bulunmaktadırlar.

Diğer taraftan on-onbeş yaş altındaki türk çocuklarına dikkat edilirse zeka, ferâset ve dirâyet itibariyle bir mevhibe-i ilâhiyye olarak tarihte misli görülmemiş bir mükemmellik arzetmektedir. İnsanlar çocuklarını pazardan seçerek alma imkânında değildir. Onların zekâ ve ferâsetleri bir mevhibe ilâhiyyedir. Bir milletin yükselişinde en büyük müessir dâhildeki “rical bolluğu” dur. Bugünkü türk çocukları bu rical mebzuliyetini vaad eder mâhiyettedir.

Sözlerimizi hulâsâ ederek diyebiliriz ki, yakın bir gelecekte Dünya’da iki beynelmilel güç kalacaktır. Bunlardan biri “yahudi enternasyonal gücü” dür. Bunun kaptan gemisi mutlaka ve mutlaka Çin’dir. İkinci enternasyonal güç ise “İslâm” dır. Onun kaptan gemisi ise Türkiye olacaktır. Unutmamak lâzımdır ki, Peygamber aleyhissalâtu ve selâm, “İza erâdallâhu şey’en hayyeel esbab.” buyurmuştur. Yani, “Allah bir şeyi murad etti mi, esbâbı ona göre halk eder.” Murâd-ı ilâhîyi ne gibi unsurlarla tesbit edebileceğimizi yukarıda bir nebze arzetmiş bulunuyoruz. O esbâb muvâcehesinde dünyaya bakıldığında Dünyâ’nın “Türk” , daha emin bir tâbirle söylemek gerekirse “müslüman” beynelmilel gücü ile yahudi beynelmilel gücünü karşı karşıya getireceği ve galebenin “İslâm” şeklinde tecellî edeceği bedâhat derecesindedir.

Allahu ya’lemu bissevab!.. yani doğrusunu Allah bilir!..

Bu yazı Kadir Mısıroğlu‘nun “Filistin Dramı’nın Düşündürdükleri” isimli eserinin son kısmından iktibas edilmiştir.
verkan
verkan
Şimdilik Azimli
Şimdilik Azimli

Mesaj Sayısı : 149
Yaş : 43
Nerden : frankfurt
Meslek : ------
Reputation : 0
Puanları : 5
Kayıt tarihi : 15/10/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz