Çok bilip ukala olmak mı,az bilip efendi olmak mı???

?

(:

Çok bilip ukala olmamak seçeneği olsaydı kesin onu seçerdim ama bu ikisinin arasında birincisini seçmek durumunda kalıyorum çünkü bilmemek ayıp değil ama öğrenmek için gayret sarfetmek gerekiyor diye düşünüyorum sanıyorum sorunun tam cevap olmadı ama ne yapalım bu sefer böyle kabul et Apo'cum

Valla ben ortasını bulmak gerek diye düşünüyorum Apo. İyi niyetli olunca tepene biniyorlar, ukala olunca arkandan atıyorlar. Karakterinden, işinden, görselliğinden taviz vermeden, ezmeden ve de ezilmeden devam etmeli. Benim bununla ilgili bir sınır yok yani kafamda Sanırım bu devirde bunun sınırıda yok.

Çok bilip efendi olmak lazım ama bunu için de az bilenlerin ukalalık yapmaması lazım.

emirkaan demiş ki:Çok bilip efendi olmak lazım ama bunu için de az bilenlerin ukalalık yapmaması lazım.

Tam olarak bunu anlatmaya çalışıyordum güzel özetlemişsin valla

Valla bende başka biyerde (ç)aldım konuyu.. İçinden çıkılmaz bi 2 seçenek.. (: Ama olivonunda dediği gibi; Ortayı bulmak önemli.. Nabza göre şerbet misali.

render demiş ki:Valla bende başka biyerde (ç)aldım konuyu.. İçinden çıkılmaz bi 2 seçenek.. (: Ama olivonunda dediği gibi; Ortayı bulmak önemli.. Nabza göre şerbet misali.

Ben nabza göre şerbet misalini doğru bulmuyorum, bu söz nedense kulağıma hoş gelmiyor, yani istikrar olmalı ne isen öyle olmalısın sonuç olarak çok biliyorsan ve efendiysen kaliten o derece artıyor çok biliyor ve ukala oluyorsan değerin kayboluyor,

Karşındaki insan az biliyor ve ukala ise efendi olunca not gözlemleyenler tarafından veriliyor ve değerin yerini buluyor zaten, bunun için ispatlama derdine düşmemek lazım, zaten olgunlukta burada devreye giriyor, aksi halde elinde çok şey varken kullananamak gibi bir durumla karşı karşıya kalınıyor zaman içerisindede yerine birileri mutlaka geliyor ama dediğim gibi istikrar olursa o zaman heryerde kalıcı olmak çok kolay diye düşünüyorum.

Fazla beyaz kiri çabuk belli eder.. Nabza göre şerbet misali öyle değildir zaten.. İnsan birisiyle ilk tanıtığı/görüştüğü zaman karşısındakini kendisi gibi görürmüş.. Tanıdıktan sonra gelişir diğer olaylar. Tanımaya başlarsın yavaş yavaş.. Eğerki ezik duruma düşürcekse karşındaki ukela buna efendilikle yanıt vermek imkansızdır.. Olivon'un da dediği gibi, bu devirde ne bildiğin önemli değil ne gösterdiğin önemli.. Nabza şerbet burda çalışır. Eğerki benim ekmeğime, benim görüşlerime taciz edilirse elbette ben beyefendiliğimi/hanfendiliğimi kaybedicem..

Dediklerine aynen katılıyorum Apo'cum tabi ama sanki kendimizi kaybetmesek dahamı iyi olur diye düşünüyorum bunada açıklık getirirsen belki nerede eksik düşünüyorum bulabileceğim

Elbette kendini kaybetmemelisin.. Karakterinden ödün vermiyceksin zaten.. Savaş iki taraflıdır.. Savaşı açan sen değilsin. O zaman savunmada özgürsün.. En fazla karşındaki kadar hakların var ama.. Unutmamak gerekir ki; "Sana taş atana gül at." mantığı yahudilere aittir. Ve ben yahudilerden hiç haz etmem.. (: Dediğim gibi en uç sınır karşındakinin sınırıdır..

haziran demiş ki:Tam olarak bunu anlatmaya çalışıyordum güzel özetlemişsin valla

- Özetlerim tabi hem de çok güzel özetlerim biliyorum bu işi
- Ukala seni

Aslında hem çok şey söylenecek yada hiç bir şey söylenmeyecek garip bir konu bu. Daha az önce de forumumuzda yaşandı bir hadise. "Sinek bir şey değil mide bulandırır" misali kafaya taksan bir türlü takmasan bir... Belki de bu yuzden ukala olmak lazım bilsen de bilmesen de. İletişimin altın kuralı derler; "Ne olduğun önemli değil nasıl anlaşıldığın önmeli" Buradan hareketle gerçek bir dostun olur mu olmaz mı bunu bir kenara bırakarak ukalalık yapacaksın. Özellikle iş hayatında çoğu zaman işe yarar "BEN BİLİRİM" edası. Alttan aldıkça altta kalıyorsun...

render demiş ki:Elbette kendini kaybetmemelisin.. Karakterinden ödün vermiyceksin zaten.. Savaş iki taraflıdır.. Savaşı açan sen değilsin. O zaman savunmada özgürsün.. En fazla karşındaki kadar hakların var ama.. Unutmamak gerekir ki; "Sana taş atana gül at." mantığı yahudilere aittir. Ve ben yahudilerden hiç haz etmem.. (: Dediğim gibi en uç sınır karşındakinin sınırıdır..

Kesinlikle sana taş atana sen gül at taraftarı bir düşünceye sahip olmadım tam tersine bu düşünceyi yanlış buluyorum böyle olunca kötüler kazanıyor, iş bu noktaya geldiğinde şavaş elbiselerimi hemen giyerim!

Bazı din adamlarımızında tv de her sohbetlerinde sana kötülük yapılırsa bile sen iyilik yap kişi bilmezse Allah bilir diye sürekli bir eğitim vermeye çalışıyorlar ve insanlarımızı pısırık olma eğilimine sokuyorlar, buda dediğim gibi kötülerin eline fırsat oluyor hakkımızı sonuna kadar savunmak gerekliliğine inanıyorum, ama iş hayatında durum biraz farklı olabilir adına söyledim yukarıdaki sözlerimi, tamam kabul ediyorum, sanıyorum biraz nabza göre şerbet vermek gerekli dozunda ve abartmadan .

Emirkaan;

Bahsettiğin iş konusundaki olay "Ukalalık" olarak değerlendirilmeli kanımca.. Biz ona "Kendini Pazarlama" diyelim.. Bu okunda elbette bildiklerini karşıya aktarmalısın ki yaşayabilesin. Her konuda bu böyledir.. Ama ukalalık daha başka.. Başka.. Acizane fikrim.

Haziran;

Bak imzamda ne yazıyor haziran. Saygı göster ki; Saygı göresin.. Bana saygı gösterene saygımız sonsuz.. Ama saygısızın saygısınada saygı duyamam.. Böyle birşey anlatmaya çalıştığım. (:

render demiş ki:Bahsettiğin iş konusundaki olay "Ukalalık" olarak değerlendirilmeli kanımca.. Biz ona "Kendini Pazarlama" diyelim.. Bu okunda elbette bildiklerini karşıya aktarmalısın ki yaşayabilesin. Her konuda bu böyledir.. Ama ukalalık daha başka.. Başka.. Acizane fikrim.

Aslında doğru "Kendini Pazarlama" daha uygun bir ifade ve bunu ukalalık olarak değerlendirmemek lazım. Ve insan iş hayatında genelde kendini pazarlayabildiği ölçüde başarılı oluyor. (bu durum beni pek mutlu etmese de bu böyle) Alaka kurduğum nokta belki biraz kişisel oldu. Yani genelde çevremde "ukala" olarak tanımladığım insanlar kendini daha iyi pazarlıyor. Yani kendini anlatmanın bir ölçüsü olmayınca bu sefer pazarlama taktiği bir bakıyorsun kişiliğe oturmuş. Sürekli "ben" diyen biri var karşında. Ve asıl sıkıntı o "BEN"in içinin dolu olmayışı.

Kısacası "Kendini pazarlamada" da "ukalalık"ta da özne hep "BEN"dir. Aradaki ince çizgiyi korumak zor olduğundan böyle bir alaka kurdum...

Ay ben şimcik bu konuda fikrimi paylaşmakta çok zorlanıcam durun en iyisi çok sevdiğiniz arkadaş yani ben size özetle şunu diyim önemli olan insan gibi insan olmayı tercih ediyorum nasıl ama?

Sagılar

Hale

Çok bilip ukala olmamak

Bildiği konuda görüşlerini söylemeli insan. Ama çok bilmişlik yapmamalı. Çok bilmişlik bana göre her konuda fikir beyan etmek yani bilmediği konularda da konuşmak yorum yapmak demek.
Az bilip efendi olmak diye bir şey yok.Yani az bilmek makbul değil ama efendi olmak güzel şey.

Sonuç: Bilgili olup, mütevazi olmak fakat mütevaziliği de abartmamak.

çok bilip az biliyormuş görünümü vermek daha iyi bence !